18 Ağustos 2016 Perşembe

İyi Yolculuklar

Sayfalar değişiyor, satırlar ilerliyor, müzik devam ediyor... Her şey kendi akışı içerisinde... Irmağın gideceği yer belli, taşıyacağı su miktarı da... Yağmur düşecekse toprağa ve kararlıysa bulutlar o yöne doğru akıyor. 
Satırlar göz yaşı ile ıslanacaksa kimse buna engel değil mesela. Hani bir tabir vardır ya "Akacak kan damarda durmaz." diye. Tam da öyle. Kalemi her bıraktığında sen ona esir olmuşçasına iyi de yazsan kötü de yazsan eline alıyorsun işte. Çünkü bu bir ihtiyaçtan çok hissiyat, sahteden daha ziyade gerçek... Ey dost, ey arkadaş sen artık her kimsen sınırların ve yapacakların belliyse, yürüyeceksen bir yolu düşecekse önüne taşlar, ayağına batacaksa dikenler özür dilerim ama bunların olmasına engel olamazsın. İki uçurumun arasındaki ince çizginin üzerinde yaşıyoruz. Her insanın kendi çizgisi var. Kiminin ki ince kiminin ki kalın. Mesele çizginin üzerinde durabilmekte. Sen sağ elinle boynunun arkasından sol kulağını tutarsın, öteki ise sağ eliyle sağ kulağını tutar. Kimin doğru ya da yanlış yaptığı kendi çizgisinde yürüdüğü iki uçurumun arasındaki o yerde bir sonraki adımında belli olur. Fakat birileri zaten bu çizginin hangi aşamasında yaralanıp, düşeceğinizi biliyor. Birileri tüm o tuzakları bilerek kuruyor. Burada insan olma vasıfları ortaya çıkmaya başlıyor. Sabır ya da öfke, ihanet ya da dostluk adını sen koyuyorsun.  

Bana öyle suskun bakma. Beni sessizliğe gömüp çırpındıkça daha da batmamı izleme. Sana uzatamadığım elimi görmezden gelme. Biliyorum sen de kendi gökyüzünde kanat çırpıp yaşamaya çalışıyorsun. Biliyorum sen oradan bana bakıyorsun. Benim sana inandığımı bildiğini de biliyorum. Bu yüzden beni sessizliğinle sınama. Zamanın elleri olsaydı tutardım ve sen gelene kadar beklerdim. Ama zamanın elleri yok. Zaman böyle geçip giderken bir rüzgar gibi savururken farklı köşelere, gelecekteki belirsizlik ile yürürken şimdi ihtiyacım olan gülümsemenden mahrum etme beni. Zor biliyorum ama bizim içinde zor anlamanı bekliyorum. Uçurumun üzerindeki ince ipin üzerinde hayat ve ölüm arasındaki o ince çizgide herkes yaşamak için bir mücadele içerisinde. Bazen mutlu bazen üzgün bazen ihtiyaç içerisinde. Şimdi öyle bir zamanda sadece küçük bir gülümseme bile yeterli. O yüzden böyle sessizliğe terk etme. Neler söylemek istiyorum ama biliyorum asla duymayacaksın. Yine de gülen yüzünü görmek istiyorum...

Unutmadan yola ilk başladığında yaşadığın duygu korkuydu ama bilmiyorsun ki yolun sonuna geldiğinde de yaşayacağın duygu da korku olacak! Unutmaki sadece yaşadıkların, taşıdıkların ve kazandıkların seninle gidecek... İyi yolculuklar.