23 Kasım 2017 Perşembe

Cehenneme Dönmenin Kıyısındaki Hayatımız

     Hepimizin merak ettiği ve ilgilendiği şeyler vardır şu hayatta. Hayallerimiz ve içimizin köşelerinde sakladıklarımız da hayata dahil. Birileri eksildi, birileri arttı, birileri yok oldu. Hayat hep devam etti. Temelde insanız ve hepimizin farkında olsak da olmasak da bir felsefesi vardır. Hep şunu derim kendime: ‘Bugün ne kazandın?’ , ‘Başını yastığa koyduğunda vicdanın rahat mı?’

    Soruları çoğaltabilirim, soruların çoğalacağından da eminim. Sizin de sorularınız ve bu sorunların cevapları bu doğrultuda muhtemel sorunlarınız var.

     Şu durduğum yerden geçmişe bakıyorum aslında bu hep devam eden bir döngü. Peki, asıl soru ‘Geçmişle birlikle benimle gelen ve bugünümde de bana eşlik edenler var mı?’
Bir hocam bir keresinde demişti ki ‘Bir elin parmak sayısı beştir, bir insanın ortalama ömründe hayatında olacak dost sayısı en fazla ikidir.’ Bu dost kavramının içini dolduralım. Hani vardır ya siz anlatmadan sizi anlayan, aynı şekilde sizin de anladığınız, kelimelerin, mesafelerin araya girdiği ama bir şekilde hayatın aranıza giremediği kişiler vardır ya hani, kavga etseniz birbirinize hakaretleri ardı arkasına sıralasanız bile sonunda bir tarafın ‘hatalıyım’ demesiyle her şeyi unuttuğunuz… Binlerce kez iyiliklerini hatırlayıp, kötülüklerini anımsamadığınız, eksiğini kapattığınız, bir şekilde sevgi dışında karşılık beklemediğiniz. Ömrünüze eklediğiniz, zamanınızı paylaştığınız hani her şeyin içinde ondan bir tutam kattığınız. Her şekilde ne ise, nasılsa hayatınızda var ettiğiniz dost dediğiniz o insan var ya işte, o ya bir kişi ya da iki kişidir.  Ona tutunun onun kıymetini bilin. Eğer onu bulduysanız ki bu zor bir şey bırakmayın o düşecek olursa siz onun önüne atlayın, üzerinize düşsün. Bu hayatın bize vereceği en değerli şeylerden biri çünkü…
    Gelelim diğer meseleye… Peki, kaç kez etrafınızdaki insanların sizi boğduğunu hissettiniz, kaç kez sırtınızdan vurulduğunuzu, ihanete uğradığınızı, yarı yolda bırakıldığınızı… Örnekleri çoğaltabilirim, örnekleri çoğaltabileceğinizden de eminim. O insanların sayısı iki elin parmağını geçer, ellerinizi pek çok kez saymak zorunda da kalabilirsiniz. Eğer öyleyse işe kendinizi sorgulamakla başlayıp, aynadaki yansımanızın riyakar olup olmadığını öğrenin. Sizde bir sorun yoksa ki bundan yüzde yüz emin olamazsınız o zaman ya gerçekten bencilleşen insan topluluğunun ortasında kalmışsınız ya da hayat gerçekten size iyi davranmıyor. Ama bu iyi davranmama durumu yukarıda bahsettiğimiz dostu bulmuşsanız geçersizdir. Eğer o varsa isterseniz yüzlerce kişi sizi bıçaklasın onun varlığı milyonlara karşılık gelebilir.
Bir söz der ki: “Hayatınızı cehenneme çevirmek istiyorsanız bu çok kolay etrafınızdaki insanlardan nefret edin, hayatınızı cennete çevirmek istiyorsanız bu daha da kolay etrafınızdaki insanları sevin.’

Sevin, bir dost edinin… O zaman hayat daha kolay, yaşamak daha kolay, insanları anlamak daha kolay… Nefret sizden eksiltir sizi yok eder… Ama sevgi, hoşgörü, anlayış, insanları olduğu gibi kabul etmek değiştirmemeye çalışmak, gülmek, gülümsemek bunlar güzel görmeniz için yeterli. Güzel günler mavi gökyüzünün altında olduğunu bilen insanlar için vardır her daim. Yeryüzüne takılıp kalanlar ise sadece kararan bulutları görebilirler… Tüm evreni içine alan gökyüzünden selamlar hepinize. Sevin, sevilin bir dost edinin…