2 Mayıs 2020 Cumartesi

Hatıralarında Yağmuru Çok Severdi Ayı Sevdiği Gibi


Koşarak uzaklaştı adam. Olabildiğince hızlı koşuyordu. Bu onun ilk kaybedişi değildi. Kalbine saplanan ilk acı değildi. Koşuyordu boşluğun içinde karanlık bir gecede. Ay bile terk etmişti onu. Ama biliyordu ne kadar koşarsa koşsun kaçamayacaktı, kurtulamayacaktı. İnsan kendinden nasıl kurtulurdu? Bu ona öğretilmemişti. Bilmiyordu içindeki bu acıdan nasıl kurtulacağını… Önceleri sessiz gecelerde ayla konuştu. Ama her gün ayın eksildiğini fark etti. Bu yalnızlığı ayı bile değiştiriyordu. Ay onu terk ediyordu. Sonra her dolunayda konuştuğu ayın yeni bir ay olduğunu düşündü. İhanete uğramış gibi hissetmeye başladı. Gece ve gündüz, pazartesi ve cuma her şey ama her şey birbirinin aynıydı. Ay onu terk ettikten sonra bir süre gözyaşlarının arkasına sığındı, bir süre hiç konuşmamaya sığındı…

Koştukça eksildi adam, eksildikçe yalnızlaştı. Dayanamıyordu artık buna, kaçamıyordu kendinden daha fazla. Gökyüzüne bakmak eskiden çok huzur vericiydi, umut vardı orada ama artık gökyüzüne baktığında sadece boşluğu görüyordu, gittikçe derinleşen bir boşluk. Önce birilerine anlatmayı denedi ama herkes ona “Bu ne ki, bu yaşadığın hiçbir şey.” dedi. Tuttular onunla kendi acılarını kıyasladılar. Adam anlatmaktan vazgeçti, artık kabul etmişti, herkes her şeyi biliyordu onun yaşadığını anlamayacaklardı, anlamak için çaba gösteren ona umut veren, gözünün içine bakan onu anlayan biri yoktu. Sonra bütün pencerelerini kapattı. Güneş evine girmemişti zaten hiç, ay ise çoktan terk etmişti.

Olduğu yerde durdu, bir umut baktı gökyüzüne, yağmur yağacaktı sanki… Bulutlar birazdan selamlayacaktı onu. Yağmur damlaları yüzüne çarpmaya başladı. Huzurlu hissetti, şu an tam burada ölseydi, bu yağmur onu sürükleyip bir boşluğa götürseydi, kimin umurunda olurdu, diye düşündü… Sonra bu düşünceyi attı kafasından, yaşaması gerekiyordu, yaşamalıydı… Nefes alıyordu, birazdan toprak kokusu gelirdi burnuna biliyordu… Hatıralarında yağmuru çok severdi, ayı sevdiği gibi.

Çok basitti aslında “Nasılsın?” duymak istediği sadece buydu, içten kalpten bir soruydu. Bencilleşen dünyada insanlar yalnızlığı seçtiği için onu suçladı. Fakat kimse anlamak istemedi. O yalnızlığı seviyordu. Yalnızlığı sevdiği için insanlar ona “Ağır bir depresyondasın.” dediler bu cümlelerdi belki de kalbine saplanan acılar. Sadece kendine tenhalaşmayı seviyordu, sadece olduğu gibi kabul edilmeyi diliyordu. Kendini öldürmeyi bir kere bile aklından geçirmedi, kendini bulma mücadelesi içindeydi ama insanlar onun yerine karar verdiler ve onun fikirleri yerine kendi fikirlerini onun düşünceleriymişçesine söylediler. Adam bir süre sonra bu kadar insan bunları söylüyorsa, evet yanlış olan benim yalnızlıkla arkadaş olunmaz, diye düşünmeye başladı. Sonra vazgeçti her şeyden ve koşmaya başladı, koştu, koştu, koştu… Kaçamıyordu kendinden. Nefessiz kalıncaya kadar koştu. Bir yağmur damlası yüzüne çarpana kadar… Gözlerini kapatmıştı, sırılsıklam oldu… Önemsemedi… Birazdan eve dönecekti… Belki yarın hasta olacaktı, işe gidemeyecekti. Gece, gündüz, pazartesi, cuma olacaktı… Adam eksilmeye devam edecekti. İnsanlar arasında kalabalık bir çevrede eksilmeye devam edecekti sadece…


NF - Remember This dinlemek için yazıya tık tık...