Hey oradaki duyuyor musun beni? Kelimelerim boğazımda duruyor adeta peş peşe dizilmiş inci taneleri gibi. Ama onlara inci demek onları güzelleştirir mi? Güzel şeyler olmuyor oysaki her gün yük gibi biniyor üzerime. Diyorum ki kendime bu bir yalan, tamam her şey iyi olacak, iyi olacağım ama bugün de o gün değil! Nasıl geçer bu yorgunluk?
Hey oradaki anlat bana, dinleyeceğim seni, senin hikayeni dinleyeceğim. Benim hikayem o kadar kaliteli şaşalı değil, ve belki acı dediğim şey sana iğne batması gibi gelecek o yüzden senin hikayeni merak ediyorum, anlat bana...
Hey sen, hayatıma oklar fırlatan, bakışlarıyla beni yaralayan, acımasız bir kalple ortalıkta dolaşan insan(!). Riyakarlığın kıskacında yaşadığın bu hayat seni tatmin ediyor mu? Kafanda kurduğun senaryolar gerçekliğin ile örtüşüyor mu? Herkes kendi yolunda gidiyor ya bu hayatı senin yolun kaç kişinin yolunu mahvetti hiç düşündün mü?
Hey içimde savaşan o kocaman adını koyamadığım ben. Çok üzgünsün değil mi? Kızdın, kırıldın, parçalandın bir yerlerde. Vazgeçebilirsin, artık durabilirsin. Yoruldun, kurduğun setler bir bir devrilirken hepsini izlemek zorunda kaldın. Hepsi sana batan dikenlere dönüştü. Görmedi kimse ama kan revan içinde kaldın. Bir bülbülün gülün dikenlerinde çektiği ızdırap kadar edebi olmadı bu yıkılışın ama iyi dayandın, iyi mücadele ettin artık vazgeçebilirsin.