Aynı kare aynı zaman dilimi içerisinde bir çok duygu ve yüz ifadesine, birbirinden çok ayrı birbirine çok yakın yürüyen insanların oluşturduğu karmaşık bir tabloya uzaktan bakın. İçine ne çok şey koyacaksınız, içinden ne çok şey boşaltacaksınız.
Gördüğüm bir tablodan bahsedeyim. 3 kız karşıdan geliyor, gülüyorlar mutlular, hatta onların mutluluğu bazı insanları şaşırtıyor. Sanki mutlu olmak suçmuş gibi... Yerde taşın üzerinde oturan iki çocuk muhtemelen kardeşler ve dileniyorlar. İnsanlarda iyilik yaptıklarını zannederek onlara para veriyor, simidini veriyor... İki erkek biri gitar çalıyor, öbürü şarkı söylüyor ama diyorum kendi kendime bu sese o şarkı olmamış mı ne sanki? Telaşla yürüyen ve o telaşla yürüyene inat sakince yürüyen insanlar... Kavga eden bir kız ve bir erkek, dertleri büyük olsa gerek! Lacivert takımını çekmiş üzerine muhtemelen bir iş görüşmesine giden kırmızı kravatlı bir adam. Liseden yeni çıkmış bir grup öğrenci ama görünümleri öğrenci gibi de değil hani! Ne kadar karışık ne kadar birbirinden bağımsız bir tablo... Durdum, bekledim, düşündüm. Bu tablaya uzaktan bakıyorum ama yine de göremiyorum bütünü. Bütün bunun neresinde? Sonra kapattım gözlerimi, boş verdim olduğum yeri. Rüzgârı hissettim. Dedim kendime yanlış yere bakıyorsun, baktığın yer aşağısı değil yukarısı olmalıydı. Açtım gözlerimi. Soğuk kasvetli bir hava lakin gökyüzü olduğu gibi yansıtması gerektiğiyle birlikte orada... İnsanlar hatta tüm canlılar aynı gökyüzünün altında. Gökyüzü her şeye şahit, her şeyi birbir işliyor hanesine. Gökyüzüne baktım, bulutlar küme küme...İnsanlara inat bütünleşmek için birbirlerine koşuyorlar. Bir amaçları var, Yağmur yağacak, Onlar birbirine kavuşabilsin ki yağmur yağsın... Yağmur yağar yağmasına da insanlar şemsiye açar o yağmura, dedi bir ses...Haklısın dedim. Benim de şemsiyem yanımda...
Siz doldurun devamını bu satırların. Yazın demiyorum düşünün sadece. Gözlerinizi kapatın ve düşünün. Bir bulut olun demiyorum ya da bir yağmur tanesi. Şemsiyeniz de olsun ama sadece elinizi uzatın. O tane elinize değsin. Islanın falan da demiyorum sadece bir tane elinize değsin. Zaman akıyor, insanlar akıp geçiyor birer birer. Biraz önce kavga eden çift şimdi yok. Dilenen çocuklar yerini başkalarına bıraktı. Her şey akıyor, her şey devam ediyor. Sadece bir saniye durun, düşünün, hissedin...Siz nereye gidiyorsunuz, nereye akıyorsunuz demiyorum. Şu an ne yapıyorsunuz?
Bulutlar şimdi birbirine koşuyor, birazdan yağmur yağacak, şemsiyemi açacağım ıslanmak değil derdim. Elimi uzatacağım bir damla parmaklarıma değecek onu hissedeceğim...Bunları yapacağım. Ama şu an ben gökyüzünü izliyorum eğer izlemeseydim yağmurun geleceğini nereden bilecektim.
Soruyorum size dünü değil, yarını değil, şu an ne yapıyorsunuz?
Anının kıymetini bilenlere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...