11 Ocak 2020 Cumartesi

BUZDA DANS (Yuzuru Hanyu)



Kimileri spor diyor buna kimileri dans ben ise Yuzuru Hanyu diyorum. Yuzuru Hanyu benim için diğer adıyla "Sanat yapar gibi spor yapan adam." Tırnak içindeki yazıya tıklayın ve videoyu izlerken okuyun lütfen... 


Dizlerinin üzerine çökmüştü. Hayatın ağırlığını omuzlarında taşıyordu. Bakışları oldukça keskindi. Yapmak istediği şeyi biliyordu kendinden oldukça emindi. Geleceği için emin olmak zorundaydı. Ellerini havaya kaldırdı. Bu sadece başlangıçtı. Etrafından o kötü enerjiyi atmak ister gibiydi. Belki yalnızlıktı bu zirvede olana bahşedilen yalnızlık. Güç kelimesi kendisiydi adeta, yeniden güç buldu içindeki yorgun adam ayağa kalktı. Elleri ile kapattı gözlerini. Bir saniye düşündü sadece bir saniye… Omuzlarını silkeledi. Kendine olan güvenini sarsıp uyandırmaktı belki de amacı. Bir bıçağın sırtında gezer gibiydi. Bir bıçağın sırtında dans ediyordu hayatıyla. Geriye doğru baktığında zamanın aktığını gördü. Geçmiş artık dönemeyeceği bir yoldu. Bir bıçakla keser gibi geçmişi bıraktı arkasında. İleriye doğru koşması gerekiyordu. Şansı da yaver gitmişti. Bir rüzgâr adeta ona eşlik ediyordu. Birazdan sanki fırtına kopacaktı. Bu fırtına belki bir yeri yok edecekti. Bu yok oluş bir başlangıcın habercisiydi.

Belki güneş doğacaktı ve gece yerini aya bırakacaktı ve ay onun avuçlarında dans edecekti. Her şey onun etrafında dönüyordu o ise ellerini başının üzerine götürmüş o derinliği düşünüyordu. Ay mıydı başında duran yoksa güneş miydi gözlerini böyle kıstıran. Her şey birden hızlandı. Döndükçe durdu dünya, dünya durdukça o döndü. Ahenkle dans etmeye başladı, nefesini tuttu. Sessizlik bir, iki ve üç… Sakindi ve soğuktu her şey… Tertemiz bir hayata yeniden başlıyor gibiydi. Yanaklarından süzülen yağmur damlalarını olmalıydı. Keskin bir kılıç gibi gökyüzünü yardı çizgileri… Bir kez daha tuttu nefesini ve adımlarını hızlandırdı. Güneş, ay, bir kılıç hepsi onun içindeydi. Yumruğunu havaya kaldırdı, yeniden inancı, gücü buldu. Henüz yenilmemişti. Hiçbir şey bitmemişti aslında her şey şimdi başlıyordu. Zaferini kutluyor gibi. Çıkardı yayını ve arkasından fırlattı okunu, bedeni gerildi bir yay gibi. Artık o silahın kendisiydi. Ellerini gezdirdi yeni dünyasının üzerinde. Kapattı tüm köşelerini adeta ve yeniden uyandı bıçak üzerindeki adam bu bir dirilişin hikâyesiydi, döndükçe büyüdü dünya döndükçe güzelleşti her şey ve son kez kaldırdı yumruğunu havaya o bu savaşı kazanmıştı.




İki kez olimpiyat şampiyonu olmuş ve hiçbir zaman pes etmeyip her zaman daha ilerisini hedefleyen, geçirdiği tüm sakatlıklara rağmen mücadelesine devam edip sporcu kimliği ile de göz dolduran bu insanı desteklemek ve onu tanıtmak amacıyla yazdım. Umuyorum ki onun genç yaşına rağmen azmiyle elde ettiği bütün başarılar bizlere de umut olur. Onu ve onun gibileri örnek alıp kendimizi geliştirmekten asla vazgeçmeyiz.

Japonya depreminin ağırlığı ile karşılaşmış bir çocuktu ve o zamanlar ülkesini en iyi şekilde temsil etmek için elinden geleni yapacağına dair kendisine söz vermiş. Bugün defalarca kez ülkesine birincilikler getiren ve bayrağını dalgalandırıp marşını okutan bir gence dönüştü... Umarım bir gün herkese örnek olarak gösterilir...

Yuzuru Hanyu'nun Hayatı okumak için yazıya tık tık... Astım hastası bir adam nefes kesen buzun üzerinde başarılara imza atıyor, güç, inanç ve azimle...







2020 HAYALLERİMİ YAKTIM


2020 yılının ilk yazısı… Birkaç insan vardı yazdıklarımı okuyan hâlâ yazıklarımı okuyor musunuz? Cevabını bilmiyorum. Burası benim anı defterim, günlüğüm, hikâye kitabımın ilk sayfaları gibi… Özlediğim bir mekân…

Yeni yıl bizlere yeni umutlar getirir diyerek başlamak istiyorum. Geçen yılda biliyorum yaptığınız çoğu planı gerçekleştiremediniz. Bu yıl yeni planlar oluşturdunuz elbette umuyorum ki onları gerçekleştirdiğiniz bir yıl olur…

Bana gelecek olursa her geçen yıl biraz daha eksiliyorum… Biraz daha küçülüyorum… Yaşım büyüyor. Ben de planlarımı yapamıyorum hayat farklı yönlere çekiyor. Bir de büyük eksiklikler var. Sevgi gibi daha büyüğü saygı gibi…

Her gün dünyanın derdini sırtlanıyor her günün sonunda ölüme yatar gibi uykuya yatıyoruz… Kendi çapımızda büyük işler başarıyor büyük kayıplar veriyoruz ya da tam tersi hepsi küçük küçücük şeylere dönüşüyor.

İnsanların bakışları arasında yaşamak zordur. İnsanların bakışları arasında hayal kurmak da zor artık. Herkes yeni yıla yeni hayallerini kurarak girdi belki benim gibi hayallerini yıkarak başlayanlar da vardır. Sevgili okur biliyorum sen bensin ben de senim çünkü bizler küçük mutlulukların peşinde koşan insanlarız. Eğer bu yazıyı okuyorsan satırlar arasında sen de varsan sana bir şey söylemek istiyorum. Dünyadan adalet bekleme dünya asla adil olmayacak, bir şeylere inanıyor ya da hiçbir şeye inanmıyor olabilirsin ama hayal et, inan, pes etme, vazgeçme, mücadelen başarısızlıkla sonuçlansa bile yeniden dene… Bir gün gelecek ve o kısacık mutluluğu tadacaksın. Mutluluklar hep kısadır çünkü. Unutma “Henüz en iyisini yaşamadın.” o zamana kadar devam etmek zorundasın…

Sevgili okur sen bensen ve ben de sensem eğer bizsek devam etmek zorundayız. Diyeceksin ki hayallerimi yaktım, demiştin. Evet, yaktım çünkü onlar küçük hayallerdi gerçekleşmeyen küçük hayaller onlardan kurtulup daha büyük hayaller kurmak için onları yaktım…
Birilerinin bir şeyleri değiştirme vakti gelmedi mi sence?