Sahi neden yabancı olduk biz? İki dosttan fazlası değildik, neden kaybettik birbirimizi? Tuhaf bir hissin prangasında yazıyorum yeniden, cevap alma kaygısı taşımadan yazıyorum. Hatıralar güzeldir sözünü hatırlıyorum ama o hatıraları hatırlamıyorum çünkü iyi bitmedi hiçbir şey... Kırgınlık kırıntıları bu yazıyı engelliyor. İçimdeki tuhaf his bu yazıya set vuruyor.
Hangi gemidesin şimdi? Hangi limandan çıktın? Hangi şehirde kaybettiğin yazıları arıyorsun? Eğer yazmaya devam etseydik eğer konuşmaya devam etseydik bugün durduğu gibi olur muydu her şey? Ben bugün bu satırlara başka neleri eklerdim? Sen yabancı, sadece bu kelimeyi hatırlıyorum. Sen yabancısın artık! Hatıralarımda adın bile kirlenmiş.
Büyüdük değil mi yabancı? Büyüdün değil mi? Hiç pişman mısın? Hâlâ açıkta bir kapı var mı? Ben de bir anahtar bıraktın ve bir cevabı vardı her şeyin... Sormadın yabancı, en büyük sorun buydu sormadın. Yanlış anladın her sevgi aşk değildi. Bazen dosta duyulan sevgi aşktan büyük olabilirdi. Anlatmalıydın, yazarak konuşmalıydın! Beni duymalıydın. Başkalarından değil benden duymalıydın! Sana inandırdıkları gerçeği(!) benden dinlemeliydin.
Bugün seni hatırlıyorum yabancı. Bugün yıllar sonra seni anımsıyorum ve kalbimin derinlerinde üzgün olmanı diliyorum. Çünkü vazgeçtiğin bu yabancı seni unutmadı ama bizi savuran her neyse onlar yok olup gittiler. Biz sadece dost olmaya çalışan ama sonunda iki yabancıya dönüşen kişiler olduk. Aynı ortaklığı paylaşmadık sadece dinledik, anlatmaya çalıştık ve biraz şarkı bir iki edebi söz ekledik. Değerli satırlar kaldı geriye. Bazen göz gezdirdiğim değerli satırlar.
Anılar nasıl kandırıyorsa aklımı, rotam anlamsız...
Hâlâ yazarak konuşuyorsun değil mi? Umarım birileri dinliyordur. Ben tüm kalbimle dinlemiştim.Ve yabancı eğer varsa bir hak artık helal olsun... Tüm ahlarımı terk ediyorum artık taşımak istemiyorum bu anlamsızlığı... Çünkü ben yabancı kelimesinin anlamını yitirmesini diliyorum...
Yabancı: Aileden ya da yakın çevreden olmayan (kimse ya da şey), demektir. O kadar!