11 Haziran 2018 Pazartesi

Birine...

Birinden bahsetmek istiyorum. Onu özledim mesela ama göremiyorum. Onu seviyorum mesela ama söyleyemiyorum. Ona kızıyorum mesela ama bilmiyor. Onun için çok üzülüyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Seviyorum onu seviyorum ama yalnızlığı bile onunla paylaşamıyorum.
Tek başına yürümesinden hoşlanmıyorum, bir yerlere giderken yalnız olmasından da... Bir kere ağladığını görmek istiyorum böyle içinden gele gele ağlamasını. Sırtını sıvazlamak, elimi uzatmak, ona dokunmak istiyorum. Korkuyorum onun karanlık köşesinden. En çok o boşluğundan...
Herkes tanısın ama hiç kimse bilmesin istiyorum bazen. Ben onu seviyorum ama böyle boşluğu sever gibi, hiç olmayan kadehimi doldurduğum şarap gibi, ben onu tanıyorum bir bilinmezi bilir gibi. Hiç duyulmamış bir iç sesi var benim kulaklarıma fısıldıyor sanki.
Korkuyorum cam fanusum kırılacak ve o içinde kan revan kalacak. Ben onu seviyorum bir çiçeğin taşı delip büyüdüğü o yerdeki inadı kadar ama aşk değil bu, dostluk, arkadaşlık vs. değil. İmkanı var ama imkansıza daha yakın. Aynı güneş altında büyüyor çiçekler ve ölüyor.
Ya o ölüyor ya ben yaşıyorum. Ya da o yaşıyor ben ölüyorum. Ama ikimizde karanlıkta bir yerdeyiz. Yine de kimsenin bilmediği o karanlığını bilmek istiyorum. Aydınlatmak için değil kendi karanlığım ile paylaşmak için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...