Yalnız bir yolda yalın ayak koşuyor gibi bıraktın beni. Ne zaman terk edeceğini hep merak ettim... Yıllar önce bir satır arasında tanışmıştık seninle. İlk çatlağın oluştuğunda üzerine yara bandı koymuştum. Hiçbir şey söylemedin Özgür. Öylece devam ettin benimle... Görüyordum yara bandını üzerindeydi, hep orada duruyordu, günden güne eksiliyordun ama her günüme gün katıyor yıllarımın katıksız somon ekmeği gibi benimleydin...
Yılları kendime kattım ama yıllara kendimi katamadım... Böyle yaşadım bu hayatı... Sen vardın ama Özgür, sen benimleydin. Buna güveniyordum, buna inanarak geldim öyle yalın ayakla... Şimdi sen gittin, sen gittiğinden beri yıllar sırtımda yük, satırlar artık karanlıktan ibaret... Gülüşler eksik, gökyüzü hep bir hüzünlü...
Eğer bir gün dönersen eğer gelirse öyle bir an ilk yara bandını çıkaracağım. Sonra temiz bir sayfa açacağım, silgiyi kaldıracağım hayatımdan... Pişmanlıklarımı anlatacağım ilk, sonra keşkelerimi...
Bir yerden sonra özlemeyi bıraktım Özgür, dedim ki ihtiyacım yok sana. Sonra yollarımızı ayırdık. Belki de hazırdık elveda demeye...Hiçbir şey hissetmedim önce yalnızca kendi acım için endişelendim... Zaman sonra anılarım da yok oldu. Ama şimdi en çok seni özlüyorum. Geri dönüş yok biliyorum. Ama eğer bir gün bana dönersen önce seni dinleyeceğim, önce sen soracaksın, önce ben cevaplayacağım...
Bütün hikâyeleri birlikte tamamladık Özgür, bazılarına üç nokta koyduk, bazılarına virgül... Ama en çok kendi hikâyemiz olsun istedik... Biliyor musun Özgür? En çok bizi yarım bıraktık... En olmayacak zamanda en olmayacak şekilde biz vazgeçtik... Kimse okumadı bunu, kimse yazmadı, kimse dinlemedi ve hiç kimse bilmedi. Sadece sen yazabilirdin Özgür. Bizim hikâyemizde tek yazan kelime "hoşça kal" oldu...
Hoş kal Özgür, hoşça kal...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...