6 Eylül 2016 Salı

Bir Paris Olamaz İstanbul(!)

     Dehlizlerin altında yaşıyor olmalı insanlık. Hayallerin Paris, hayatların İstanbul olması kadar ironik bu. Eğer bilseydi hayalci Paris’in ona Eyfel Kulesi’nden başka verebileceği bir şey olmadığını, o zaman anlardı İstanbul’un surlarında yatan hayal bile edemeyeceği hayatı. Bir Paris olamaz tabi İstanbul. Çünkü reklamının etiketi Paris’ten kalitesiz yapılmış. Paris aşkın şehri, sanki âşıkların yolu Paris’ten geçmese aşkları eksik, aşkları yarım kalacak. Paris aşkın kilidi, hayır yanlış söyledim aşkın anahtarı. Reklamı böyle. Konuyu öyle bir yere getireceğim ki sen bile şaşıracaksın hayalci. Kitap kapakları Paris’le daha güzel kime ne İstanbul’un Kız Kulesi’nden… Peri Bacaları’ndan havalanan balon o kadar güzel değil mesela. Samsun’dan Trabzon’a yol alırken arabanın ilerlediği o sahil yolu, Paris’in yanında ne ki? Şanlıurfa’nın şıllık tatlısı kimin umurunda… Yanlış anlamayın sakın lafım sadece Paris’e değil. Lafım kendi ülkesini dehlize benzetip, diğer her yeri yücelten herkese. Uzak Doğu’dan Amerika’ya kadar…
    Bağdat bir zamanlar dünyanın merkezi olan Bağdat, şimdilerde bir şarkı tutturulmuş ‘Bağdat’ı gözüm kapalı bulabilirim.’ diyor. Kimse de kalkıp demiyor ki sen Bağdat’ı bulursun bulmasına ama bakalım bırakıldığı gibi mi Bağdat? Şimdi diyeceksin bana hayalci İstanbul’du konu nerden gittin Bağdat’a? Çünkü bilmezsin Ali Kuşçu’nun Bağdat’tan kalkıp geldiğini İstanbul’a. Ama anlatmaya çalıştığım şu: Bağdat da tüm ihtişamına rağmen bir Paris olamaz. Yeni Delhi, Aşkabat ve daha niceleri bir Paris olamaz. Ama en çok İstanbul’a yakışır âşıklar şehri olmak, gezginciler şehri olmak… En çok İstanbul’a yakışır en olmak. Neden mi? Dön bak bir tarihe, az mı kavga edilmiş İstanbul için. Elin Amerika’sı dersin o bile İstanbul’a karışmış seni yönetmek istemiş, adına da manda ve himaye demiş. Meşrulaştırmak için. Dön bak bir Fransa’ya patrikhanelerini İstanbul’da tutabilmek için neler yapmış? İtalya’nın hayali olmuş tekrardan Roma’yı kurmak, İngiltere antlaşmalarında İstanbul’u anmadan geçmemiş. Ama gel gör ki İstanbul buna rağmen Paris, New York ve niceleri olamaz.
   Gelelim sana hayalci, sen bilmiyorsun İstanbul’un gerçek olduğunu. Sen kuruyorsun kafanda Paris’in ihtişamını. Çünkü zihniyetine ekmişler batının mükemmelliğini. Çok klişe olacak ama batıya da bir bak bakalım kimden öğrenmiş diye. Hani derler ya 3 tarafımız denizle, 4 tarafımız düşmanla çevrili diye. Tam da bu yüzden seni sana bırakmadıkları için bir Paris olamaz İstanbul. Sen hayalci sana sesleniyorum sen anlamazsan İstanbul’un kıymetini, sen etiketini kaliteli yapmazsan reklamının, o zaman kimse de bilmez İstanbul’u, Türkiye’yi. Karış karış işlemezsen toprağı bekleme ondan nimet. Yağmur, güneş hepsi bedava bir de tohumu da onlar mı koysun toprağa?

   Unutmadan hayalci sana sesleniyorum fakat benim de aynaya baktığımda gördüğüm bir hayalci var. Söz hem meclisten içeri hem de meclisten dışarı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...