Elimde bir kibrit, sanki kalemi parmaklarım arasında çeviriyor gibi onu çeviriyorum. Ateş almak için bekliyor, ateş almak için zamanının gelmesini diliyor belki... Elimde bir kibrit ha yandı ha yanacak...Gözlerimi kapatıyorum, sıcaklığı hissediyorum. Sonra diyorum bırak onu, bırak kenara...Gözlerimi açmadan kibriti bırakıyorum. Biliyorum bırakmazsam yanacak.
Elimde bir kitap, satırlar arasında gezdiriyorum parmaklarımı. Biri orada sek sek oynuyor, bir diğeri ip atlıyor ve biri var saklanıyor... Bir cümleye takılıyor gözlerim. Bir cümleye olması gerekenden çok daha fazla, çok daha derin anlamlar yüklüyor aklım, kalbim. "Söz sözdür." yazıyor.
Alıyorum elime kibriti, yakmak istiyorum kitabı her sayfasını yakıp sadece o satırı bırakmak. Doğmadan önce verdiğim bir sözü hatırlıyorum. Hatırlamak değil benimkisi bir söz verdim biliyorum, hissediyorum. Bir tokat yiyorum suratıma, sadece "Söz sözdür." yazıyor bir satırın sonunda. Sarsılıyor, yıkılıyor ve uçurumun kenarında ince bir ipin üzerinde buluyorum kendimi. Elimde bir kibrit... O kibrit bile ağır geliyor bana. Sanki onun ağırlığı yüzünden düşecek, uçurumun dibini boylayacak gibiyim. Hatta onun yaktığı alevde cayır cayır yanacağım.
Olduğum yerde bir çivi kesiliyorum adeta, biri var başıma indiriyor çekiç darbelerini. Bu ip beni taşımaz, diyorum. Duymuyor... Bir ses duyuyorum inceden, bir ses kalk diyor uyan, uykudasın. Aç gözlerini karanlığa aldanma! O kibrite kanma! Yanma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...