2 Mart 2017 Perşembe

Zamanın Elleri

14/03/2016
Ölümün sessiz çığlığı kapladı her yanımı. Bir kez daha düştüm boşluğun en sonsuzuna. Ölümün yanına koydum yalnızlığı, oturduk sohbet ettik. Son vedamı koyarken alnına bir dahası yok bunun diye bağırırken içim, gidişinin ardından günleri sıraladığımı fark ettim. 
Bugün ilk kar yağdı toprağına üşüdün mü? Defalarca seslendim sana duydun mu? Her yerde aradı seni aklım, elimi koysam bulabileceğim bir yerde olmalıydın, ama yoksun! Yokluğun beynimin her köşesine çarpıyor, biliyorum dönüşü yok bu gidişin... Fakat kalbime sığmıyorsun kalbim kabul etmiyor. Özlüyorum, yarın daha da çok özleyeceğim. Yanında, yakınında, yörende değilim. Yalnızlığın en kuytu köşesine toprağın bilmem kaç metre altına bıraktık seni... Yaktın, viran ettin evini... Gidecek bir kapıyı kapattın. İsyan değil benimkisi... Hiçbir zaman düşünmedik, umut ettik, bekledik, kalkacaksın zannettik, sen yaktın bizi... Ölüm yakışmadı sana anneanne. ölümden korkardın gidişinin 14. günü şimdi...
  02/03/2017
Zamanın elleri olsaydı tutardım. Akma derdim, dur olduğun yerde... Nasıl özlemişsem, yazık ettim kendime... En çok da sesini özlediğimi fark ettim.Ama zaman o kadar acımasız ki, gidişinin üzerinden koskoca bir yıl geçti ve bize hiçbir zerresini hissettirmedi... Hayır her yer seninle, her yerden sen çıktın karşımıza ama yoktun. Yokluğunun üzerinden koskoca 365 gün geçti...Sadece özledim alışa alışa özledim. Hala aynı evin viran, o ev sensiz ev olmuyor. Sensiz salonda oturulmuyor, masada yemek yenmiyor, kimse o yemeği yapamıyor. Herkes hayatına devam ederken bir yerde mutlaka seni arıyor. Çünkü sen geriye sadece iyilik bıraktın. Herkes bilmeli, duymalı. En güzel eserin buydu. Sen bizlere iyiliği öğrettin. Bir dua edenin olmalı, birileri seni unutmamalı. Biz dışında birileri bilmeli hikâyeni. Her öğrettiğin şeyi yazmadığım için pişmanım. En azından şimdi yazabiliyorken yazmalıyım. Biri vardı bu dünyadan geldi ve geçti. Biri vardı, sabır neydi, emek neydi, çile neydi hepsini tadan biri... Her ağrısında içine atan, yükü ona ağır gelmiyormuş gibi hepimizin de yükünü sırtlanan. Koca bir yüreğinden başka bir şeyi olmayan. Biri vardı direkti, destekti, akıl hocasıydı, başımızın tacıydı... Adını bilmeseniz de şimdilerde yanımızda olmasa da o hep vardı;duruşuyla, gülüşüyle... Gidişinin 365. günü... Yazmadığım için pişman olmayacağım artık. Bir dua eden çıkar, senin kapını çalar... Sen onu da buyur eder, sofrana alırsın. Çünkü kapını çalan herkes kıymetliydi. Kapını çalmayanlar neleri kaçırdığını bilmiyorlar...Nasıl koyacaksınız beni o mezara derdin, üzerinden bir bahar, bir yaz, bir sonbahar ve bir kış geçti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...