7 Ocak 2017 Cumartesi

Fısıltılar Çoğalınca 3

      Gece gökyüzünü kaplayan milyonlarca yıldız, ilhamlarını aldıkları güneşe yavaş yavaş bırakıyordu yerlerini. Yaşlı kadın bu anı kaçırmak istemedi. Gözlerini bir saniye bile kırpmadan aheste aheste doğan güneşi izliyordu. Güneş sanki avucunun içindeydi, kalbinde doğuyor, yüzüne gülüyordu. Yanında uzanan adama baktı. Yıllarını eskittiği adama. Öyle buruşmuş, öyle umutsuz... Sonra kendi ellerini uzattı güneşe doğru, kat kat izler vardı ellerinde. Siyaha çalan lekeler... Yavaşça kalktı olduğu yerden güneşe doğru bir adım attı ve bir adım daha... Güneşin tenini okşamasına izin verdi. Aklı onu bilmem kaçıncı yılın, kaçıncı ayına götürdü. Arkasında boylu boyunca uzanan adamla tanıştığı zamandan bir parçaydı. Tuttu o anı, zorladı kendini anımsamaya çalıştı. Belli belirsizdi her şey. Yine böyle yükseliyordu güneş, yine tenini okşuyordu, pürüzsüzdü bir zamanlar teni. Gözlerini kapadı kadın, güneşi daha da hissetti, en derininde bir yerlerde duran o anıyı bulmak istiyordu. Beyni her geçen gün ona ihanet edip bir şeyleri ondan çalıyordu. Bir gün arkasında uyuyan adamı da hatırlamayacaktı biliyordu. Güzel günler mazide kalmış ama o ısrarla onları oradan koparıp şu ana getirmek için bir savaş başlatmıştı. İçinde doğan güneş yerini sessiz ama derinden sarsan bir fırtınaya bıraktı aniden. Tenine değen güneşti ama bir buz yanığı gibi yakıyordu onu. Beyninin ihanetini kaldıramıyordu yaşlı bedeni. Olduğu yere yığıldı, arkasında uyuyan adam onun düştüğünü duymadı bile... Kalkmaya çalıştı, başını kaldırmaya çalıştı olmadı...Elinin bir parçasına hâlâ dokunuyordu güneş. Tutmaya çalıştı ışığı ve hatırladı... Bir nisan günüydü, çimlere uzanmış sonsuz gökyüzünde milyonlarca hayalin peşinden koşuyordu. Etrafında kuş sesleri, ağaçların birbirine değen yaprakların hışırtısı, hafif bir rüzgâr... Bembeyaz teni güneşin dokunuşlarına esirdi ama umurunda değildi. Biraz ötesinde genç bir adam duruyordu, gökyüzünü izliyor lakin o adamın da ona baktığını hissediyordu. Muzip bir gülümseme belirdi yüzünde genç kızın, içinden binlerce kez yanına gelmesini diledi adamın. Genç adam anladı ve o cesareti buldu kendinde . Çekimser ama bir o kadar da cesaret dolu adımlarla geldi kızın yanına. Böyle tanışmışlardı, ilk o zaman aynı güneşin altında parlamışlardı. Gülümsedi yaşlı kadın hatırlamıştı, adam uyanmamıştı hâlâ...Yaşlı kadın son bir kez daha denedi kalkmayı. Başaramadı. Elinde bir tutam güneşin izi, arkasında uyuyan yaşlı bir adamın hatırası ve ağır ağır kapanan mavi gözleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...