İki ayrı uç,
İnce ipin üzerinde ha düştüm ha düşeceğim...
Yazmak istesem de dilim varmayacak,
Elim kalemi tutmayacak,
Kalbim mühürlenecek,
Anlatamayacağım, her köşe sus olacak,
Beynimin her hücresi birbirine sitem edecek,
Anlat diyecekler anlatmayacağım.
Kalbim konuşma diyecek,
Konuşma sus...
Bu yalnızlık değil, bu çözüm değil, bu sadece çıkmaz.
Uçurumun üzerinde ince bir ip;
Aşağıya bakarsam düşeceğim,
İleriye bakarsam korkacağım,
Arkama bakarsam pişman olacağım,
Yukarıya bakarsam kayan yıldızı göreceğim.
Ellerim tutmayacak,
Ayaklarımın dermanı kesilecek,
Yürüyemeyeceğim.
Kalbim patlayacak gibi olacak
Ama patlamayacak...
Kaçmayacak,
Ölürse kurtulurdu
Fakat ölmeyecek.
Durmayacak rüzgâr,
Dünya durmayacak,
Toprak yine yeşerecek,
Güneş yine doğacak,
Kuşlar yine ötecek,
Hayat ilerlemeye devam edecek.
Ben rüzgâra takılacağım,
Güneşe gözlerimi kapatacağım,
Toprağa küseceğim
Çünkü bileceğim alacak beni,
Alacak ve kuşlara yem edecek.
Biliyorum bir gün sonum gelecek...
Şimdi sadece kayan yıldızı bekleyeceğim,
Bir dilek tutmak için...
Döküldü gitti cümleler,
Çok konuşanlar oldu, az susanlar...
İnsan dolunca yazarak taşar, diyenler
Hiç anlatmayanlar,
Hepsi geldi ve gitti!
Geriye sadece bir tutam rüzgâr, iki dua, üç ağlayış kaldı.
Bir dilek hakkı;
Sadece kazananlardan olmak...
Hem bu dünyada hem ötekinde!
Esinlendiğim şiirin linkini de buraya bırakıyorum :
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...