Şöyle dönüp baktığımda ardıma, çok şey kaybetmişim aslında.
Dünün cevabını ararken günümde yarınımı gömmüşüm geceye. Ben beni bulayım
derken sıfırı da tüketmişim. Ben adı yalnızlık olan yıldız. Gökyüzünde sönmüş
ama hala var olan, kimsenin görmediği, elini uzatmaya çalışmadığı, hayal
kurarken penceresinden bakmadığı yıldız. Baktığım yerden gecenizin tam ortasında
ve bitmeye yakın alaca karanlığında orada duran ben, kimsenin göremediği
yıldız. Sizi görüyorum, sizi biliyorum, sizi duyuyorum. Kalabalıklaşan
dünyanızda, çirkefleşen ve bencilleşen ruhunuzla yaşıyorsunuz. Binlerce insan
arasında yalnız olmayı kendinize meslek edinmiş, arkadaşınızın üzerine basarak
yükseliyorsunuz. Ben ışığı sönen yıldız, görüyorum sizleri. Uyanıyorsunuz
gününüze ve başlıyorsunuz oradan oraya koşmaya. Ayağınız takılmadığı sürece bir
yere sağınıza ya da solunuza bakmıyorsunuz bile. Başınızı kaldırıp güneşi
görmeye çalışmadan gecenin olmasını diliyorsunuz binlerce küfrün arasında. Gece
oluyor ve yatağınıza kavuştuğunuzda hissiz bir bedenle uyuyorsunuz ve tekrar
uyanıyorsunuz. Gece gökyüzüne elini uzatan insanlar yok, umut yok, hayal etmek
yok. Siz sadece yeryüzünde bir nesne… Ruh yok, hayat yok… Benim adım yalnız
kalan yıldız. Yıllar önce bana kendini anlatan ve dünyanın zirvesini soran,
hayali olan, uçurtmasını gece uçurup onunla yanıma gelmeyi düşleyen, arkadaşım,
dostum bildiğim o çocuk öldüğünden beri ben ışığı sönen yıldızım. Yalnız olan
yıldızım. Sizlerde çöplüğe dönen bir dünyanın kalıplaşmış robotlarısınız… Benim
ışığım sönmüş, sizin ruhunuz ölmüş…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli zamanından ayırıp yorum bıraktığın için teşekkür ederim. İyi veya kötü yorumunu kendimi geliştirmek için kullanacağım...